Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Eylül’de ABD Başkanı Donald Trump’la biraraya gelmeden önce, iki lider arasında yapılacak görüşme sırasında gündeme gelecek konular arasında Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan nadir toprak elementlerinin (NTE) de olacağı iddia edildi.
Görüşmenin gerçekleşmesinin ardından taraflardan konuya dair resmî bir açıklama gelmese de Bloomberg, 6 Ekim tarihinde yayımlanan bir haberinde, Çin ve Rusya ile yürütülen müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından Türkiye’nin, Eskişehir-Beylikova’daki NTE’lerin geliştirilmesi konusunda ABD ile yeni bir stratejik iş birliği arayışına girdiğini iddia etti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel ise 7 Ekim’de TBMM’de grup toplantısında yaptığı konuşmada bu iddialara referans vererek “Nadir elementler Türkiye’nin geleceğidir, Trump’a verilemez. Sahip çıkalım, sattırmayalım, gençlerimizin geleceğini kurtaralım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 15 Ekim’de Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, muhalefetin iddiaları için, “Beylikova’daki nadir toprak elementleri sahasının herhangi bir ülkeye verilmesi asla söz konusu değildir. Her kim bunu iddia ediyorsa kendi ülkesine iftira atıyor demektir” sözlerini kullandı.
Son olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, cumartesi günü yaptığı bir sosyal medya paylaşımında Beylikova’da yerli imkanlarla Nadir Toprak Elementleri Tesisi kurmak istediklerini, bunun için olumlu ÇED raporu aldıklarını, ancak Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin yürütmeyi durdurma davası açtığını belirterek tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.
ÇEVRE FELAKETİ MUHTEMEL
Son yaşanan gelişmeyle, nadir toprak elementleri için kurulması planlanan tesisin işletme sahipliği değil, bu elementlerin işlenmesi ve çıkarılması sırasında oluşabilecek çevre sorunları da tartışmanın konularından biri oldu.
Büyük kaya parçaları halinde çıkarılan NTE’ler, kırma ve öğütme işlemleriyle zenginleştirilmeye uygun hâle getirilir. Zenginleştirme aşamasındaysa NTE minerallerinin değersiz minerallerden ayrılması amacıyla çeşitli teknikler kullanılır. Fiziksel olarak yapılan zenginleştirmenin akabindeyse kimyasal çözündürme (liç) işlemi yapılıyor.
Eti Maden Beylikova Tesisi
Odatv’ye konuşan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akyürek, asidik liç işlemleri sonucunda, radyoaktif toryum ve uranyum gibi istenmeyen elementlerin de çözeltiye geçebileceğini, bunun için radyoaktif atık yönetiminin önemli bir çevresel sorun teşkil ettiğini belirtti.
Liç (yıkama) işleminin, asidik drenaj ve toksik atıkların oluşmasına da sebep olduğunun altını çizen Akyürek, bu elementlerin işlenmesi sırasında uygulanan kimyasal çözücülerin ve asitlerin, su ve toprak kirliliğine neden olabileceğini aktardı. Ayrıca, solvent ekstraksiyonu gibi ayırma yöntemlerinde çevreye ve insan sağlığına zararlı toluen ve hekzan gibi çözücüler de kullanılabilmektedir.
“Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sürecin çevresel, ekonomik ve verimli olması noktasında 3 farklı parametrede bir optimizasyon yapılmalı ve çevresel etkilerinin azaltılması için mutlaka yeni gelişmeler takip edilip uygulanması sağlanmalıdır” diyen Akyürek, nadir toprak elementi çıkarılırken denetim mekanizmalarının çalıştırılmasının, toprak ve su kirliliğinin daima izlenmesinin, ayrıştırma işlemleri sırasında özellikle liç ve solvent ekstraksiyonunda havuz içinde membranlarla sızdırmazlık sağlanmasının önemini vurguladı.
Akyürek, madencilik süreçlerinde kapalı devre su kullanımı, biyolojik liç teknikleri, çevre rehabilitasyon projeleri ve daha temiz üretim teknolojileri gibi yaklaşımlar, çevresel etkilerin en aza indirilmesinde yardımcı olacağını belirtti.
Ulaş Fakir