Esenler Belediyesi tarafından bu yıl “İstanbul Öyküleri” temasıyla düzenlenen 4. Esenler Öykü Günleri, “Selim İleri Öykücülüğü” oturumuyla başladı.
Edebiyat dalında 2012 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Selim İleri’nin onur konuğu olduğu etkinliğin açılış oturumu Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Usta yazarın hayatını ve eserlerini anlatan video gösteriminin ardından başlayan ilk oturumu yöneten Funda Özsoy Erdoğan, kendi yazarlığını besleyen ana damarlardan birinin Selim İleri olduğunu söyledi.
İleri’nin çok yönlü edebiyatçı kişiliğine işaret eden Erdoğan, “Sadece öykücü değil, bunun yanında çok iyi bir denemeci. Çok çok iyi bir romancı, çok değerli incelemeleri, eleştiri yazıları var.” dedi.
“Selim İleri mesaisi yaptığınızda onun hassasiyeti size de geçer”
Yazar Hatice Bildirici, “Selim İleri Öykülerinde Yalnızlık ve Dostluk Teması” başlıklı konuşmasında usta yazarın eserleriyle tanışma macerasının gençlik yıllarına dayandığını dile getirdi.
Selim İleri okumaları yapan insanın yüreğinin de giderek hassaslaştığını ifade eden Bildirici, “Uzun süre Selim İleri mesaisi yaptığınızda onun hassasiyeti size de geçer, içinize siner. Siz de onun gibi bakmaya başladığınızda birtakım inceliklere kilitlenirsiniz. Selim İleri okumak benim için öyleydi.” değerlendirmesinde bulundu.
Bildirici, 11 öykü kitabı bulunan İleri’nin hayatına ilişkin bilgiler vererek, şunları kaydetti:
“Selim İleri 19 yaşındayken 1968’de ‘Cumartesi Yalnızlığı’nı yayınlıyor. Babası Hilmi İleri, bir akademisyen, mühendis, yurt dışında da eğitim görmüş. Cumhuriyet’in kendisine yatırım yapılmış öğrencilerinden sonra da geliyor, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Selim İleri’nin çocukluğu sırasında profesörlüğünü almış bir akademisyen. Kıbrıslı, varlıklı bir aileden gelmiyor, sadece çok çalışkan, çok disiplinli bir adam. Annesi Süheyla İleri ise Adapazarlı. Fakat büyüklerinin kökenleri saraya kadar gidiyor. İstanbul Fransız Koleji’nde okumuş annesi de. Sonra üniversite eğitimine devam etmemiş. Çünkü onun da babası varı yoğu tüketmiş ve kızını okutamayacak hale gelmiş. Yani Hilmi ve Süheyla İleri evlendiklerinde orta sınıfın üzerinde diyebileceğimiz bir tahsil, eğitim, kültür düzeyindeler. Maddi olarak da çok parlak bir durumları yok.”
“Kelimeleri bir kaygıyla değil onları sevdiği için kullanıyor”
Yazar Fatih Baha Aydın ise “Selim İleri Öyküsünde Dil İşçiliği” başlıklı bir konuşma yaparak, sevdiği yazarlara benzer şekilde belli temalar etrafında dönüp dolaştığını, fakat bunu bilen bir yazar olduğunu ifade etti.
İleri’nin muzip ve hüzünlü bir tarafının da bulunduğuna değinen Aydın, ” Selim Bey’in dilinde de o ısrarı görüyoruz. Birkaç öyküsünü okuduktan sonra bir sonraki öyküde kullandığı kelimelere bakıp ‘Evet, bu bir Selim İleri öyküsü’ diyorsunuz.” şeklinde konuştu.
Aydın, yazarın sevdiği tekrar tekrar okuduğu yazarlarla çok benzer biz izleğe sahip olduğunu, eserlerinde kelimeyi yerine yakıştırdığını belirterek, şunları söyledi:
“Cumhuriyet’in ilk yıllarında 1930’lu yıllarda kullanılan bazı kelimeler var. Yeni rejimin getirdiği, dolaşıma soktuğu kelimeler. Selim Bey bunları kullanıyor zaman zaman. Hatta ben hiç kullanmadığım için bana da ‘Sen hiç bunları kullanmamaya dikkat ediyorsun’ falan diyor. Fakat o dönemde yaşamış yazarlarda kimi zaman şöyle bir şey var, sanki öğretmeni o kelimeleri kullanmak için ödev vermiş ve kullanmış gibi duruyor. Selim Bey’de asla böyle değil. Selim Bey bir özelliği sanırım o kelimelerle ve kelimelerin ifade ettiği ideolojiyle belli bir kavgasının olmaması. Çok nötr bir yerde duruyor. İdeolojik angajmanı olmayan biri, bunu bir övgü olarak söylüyorum, farklı ekollerden gelen kelimeleri yakıştırmasını buna bağlıyorum. Yani erken dönem cumhuriyetin otuz yıllarda kullanılan kelimeleri bir kaygıyla değil onları sevdiği için kullanıyor, bana kalırsa farkı bu.”
İleri’nin okuyucuya çok pay bırakan bir dili olduğunu vurgulayan Aydın, “Selim İleri’nin sizden biraz emek isteyen bir dili var. Yani size hemen her şeyi olduğu gibi sunmuyor. Hatta hani vermemekle kalmıyor okuyucu ısrar etse bile vermiyor. Bu çok ilginç bir şey.” değerlendirmesinde bulundu.
Sonrasında gerçekleştirilen Alim Kahraman’ın yönettiği “İstanbul Öykücüleri” başlıklı ikinci oturumda ise Prof. Dr. Mehmet Samsakçı, Mukadder Gemici ve Zeynep Zengin konuşma yaptı.
“Filistin Öyküleri” oturumuna da ev sahipliği yapacak
Türk edebiyatının usta isimlerinden edebiyatçı-senarist-yazar Selim İleri’nin onur konuğu olduğu 4. Esenler Öykü Günleri, 27 Ocak’a kadar devam edecek.
Öykü günleri 26 ve 27 Ocak’ta “Öykücülerin İstanbul’u”, “Öykünün Cetveli Olur mu?”, “Geleceğin Öyküsü” oturumlarının yanı sıra uzun süredir işgal altındaki Gazze’de yaşananlar dolayısıyla “Filistin Öyküsü” temalı bir oturuma da ev sahipliği yapacak.
“Sevmek Zamanı” film gösterimi ve “Senin Annen Bir Melekti Yavrum” adlı tiyatro gösterisinin de İstanbullularla buluşacağı etkinlikler, Selin Yücesoy’un “İstanbul Şarkıları” konseriyle sona erecek.